X

Haftanın Şiiri: Akşam Erken İner Mahpushaneye

Bu haftadan itibaren “Haftanın şiiri” ile edebiyatımızın büyük ustalarının başyapıtlarını sizlerle paylaşacağız. Bu haftanın ve bu köşenin ilk şiiri Ahmed Arif’in “Akşam erken iner mahpushanaye” adlı şiiridir.

Ahmed Arif

Asıl adı Ahmed Hamdi Önal olan Ahmed Arif 23 Nisan 1923’te Diyarbakır’da doğdu. Ankara Üniversitesi’nde felsefe okudu. Şiirlerini 1968 yılında yayınladığı  “Hasretinden Prangalar Eskittim” kitabında topladı. Bu Ahmed Arif’in tek kitabıdır. Şiirlerini yazmayan ve basılacağı zaman okuyarak dikte ettiren şair kendine özgü tarzı ve hayal gücüyle Türk Edebiyatındaki ölümsüz yerini almıştır.

“Akşam erken iner mahpushaneye” şiiri ayrıca Cem Karaca tarafından da bestelenip söylenmiştir.

Akşam erken iner mahpushaneye

Akşam erken iner mahpushaneye.
Ejderha olsan kar etmez.
Ne kavgada ustalığın,
Ne de çatal yürek civan oluşun.
Kar etmez, inceden içine dolan,
Alıp götüren hasrete.

Akşam erken iner mahpushaneye.
İner, yedi kol demiri,
Yedi kapıya.
Birden, ağlamaklı olur bahçe.
Karşıda, duvar dibinde,
Üç dal gece sefası,
Üç kök hercai menekşe…

Aynı korkunç sevdadadır
Gökte bulut, dalda kaysı.
Başlar koymağa hapislik.
Karanlık can sıkıntısı…
“Kürdün Gelini”ni söyler maltada biri,
Bense volta’dayım ranza dibinde
Ve hep olmayacak şeyler kurarım,
Gülünç, acemi, çocuksu…

Vurulsam kaybolsam derim,
Çırılçıplak, bir kavgada,
Erkekçe olsun isterim,
Dostluk da, düşmanlık da.
Hiçbiri olmaz halbuki,
Geçer süngüler namluya.
Başlar gece devriyesi jandarmaların…

Hırsla çakarım kibriti,
İlk nefeste yarılanır cıgaram,
Bir duman alırım, dolu,
Bir duman, kendimi öldüresiye,
Biliyorum, “sen de mi?” diyeceksin,
Ama akşam erken iniyor mahpushaneye.
Ve dışarda delikanlı bir bahar,
Seviyorum seni,
Çıldırasıya…

Ahmed ARİF